Ana içeriğe atla

'Cenneti Arayan Adam' Kitap Değerlendirmesi


Mahya Yayınları İngiltere’de entelektüeller arasında sayılan ve ülkemizde de tanınan Ziyaüddin Serdar’ın Cenneti Arayan Adam – Septik Bir Müslümanın Yolculuğu (4. Bs. Temmuz 2019) adlı kitabı yayınladı.

Ziyaüddin Serdar 1951, Pakistan doğumlu. Çocukken İngiltere’ye göç eden yazar burada büyüdü. Londra City Üniversitesi’nde fizik ve iletişim bilimleri okudu. Kırktan fazla eser yayımlayan yazarın pek çok dergide yazıları yayımlandı. Radyo ve TV programları yapan yazar 2006 yılında BBC için İslam İçin Savaş isimli belgeseli hazırladı. Çıkardığı İnquiry dergisinin Türkiye dahil pek çok ülkede temsilcisi vardır.

Cenneti Arayan Adam; on dört farklı başlık ve bir sonuç bölümünden oluşan bir kitap. Yazar her bölümde spesifik olarak bir konuyu, geçmiş ve bugünüyle etraflıca anlatmaya çalışmıştır. Gençlik yıllarından itibaren her türlü dini gruba girmiş çıkmış olan yazar, İslam dünyasının içinde bulunduğu sorunlara çözüm yolları bulmak amacıyla kimi zaman bireysel kimi zaman arkadaş gruplarıyla çalışmalar yapmıştır.

İlk olarak cennet kavramıyla ilgili annesiyle yaptığı sohbetler sonucunda bir arayış içine giren yazar, farklı dini gruplarla karşılaştıkça herkesin cennet kavramına yüklediği değişik anlamlarla ve cenneti arama yollarıyla karşılaşır. Serdar’ın maceraları genelde evinde otururken zilin çalması ve iki davetçinin yazarı kendi yollarına çağırmalarıyla başlamıştır. İran, Suudi Arabistan, Malezya gibi pek çok  İslam ülkesine yolculuklar yapan Serdar, uzun süreler bu ülkelerde vakit geçirmiştir. Halkın içine karışarak seyahat eden yazar ülkemizi de sık sık ziyaret etmiştir. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun davetiyle Uluslararası İslam Tarih Sanat ve Kültürü Araştırma Merkezi’nde konferanslar vermiştir.

Ziyaüddin Serdar dünyada çeşitli ülkelere yaptığı yolculuklarla Abdülkadir es- Sufî, Enver İbrahim, Usame bin Ladin, Malcolm X, Hasan el Benna gibi önemli şahsiyetlerle tanışma imkanı bulmuştur. İslam dünyasını derinden sarsan, etkileri bugün hala devam eden İran İslam Devrimi, İkiz Kule saldırıları, Körfez Savaşları gibi olaylara tanıklık eden yazar onları hazırlayan süreçleri ve sonuçlarını kitabında ele almıştır. Yakın tarihimizde yaşanan fakat yetişemediğimiz bu önemli olayları yaşayan birinin hatıralarından dinlemek gençler için faydalı bir kaynak olma niteliği taşımaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki hiçbir kaynak başlı başına otorite değildir, yazarın fikir dünyasından süzerek, kendi bakış açısıyla yaptığı tesbitlerdir. Bu yüzden farklı kaynaklardan okumalar yapılarak karşılaştırma yapılmalıdır. Yazar eser boyunca olayları eleştirel bir bakış açısıyla ele almıştır. Bugüne kadar edindiğimiz İslam algısını zaman zaman yerle bir eden yazar , okuyucuyu ciddi bir sorgulamaya ve araştırmaya sevkedebilir.

 

                                                                                          Esmanur Tuna

                                                                                  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Gülün Adı' Roman İncelemesi

                                                                                                                                                                        Umberto Eco tarafından 1980’de kaleme alınan Gülün Adı, XIV. yüzyılda İtalya’da bir manastırda geçiyor. Ortaçağ skolastik düşüncesini gözler önüne seren roman, göstergebilimden faydalanılarak yazılmış. Manastırda bulunan Hristiyanlık tarihinin en büyük kütüphanesine herkesin girememesi, girenlerin de istediği kitabı okuyamaması bilime ve fikirlere ambargo uygulandığını açık bir şekilde gözler önüne seriyor:   “Bu yasak bilgiler yeri, birçok kurnazca buluşla korunuyor. Bilgi, aydınlatmaktan çok gizlemek için kullanılıyor. Hoşuma gitmiyor bu. Kitaplığın kutsal savunmasına sapık bir kafa egemen.” (Gülün Adı, s. 616). Romanda saklanan bir kitap uğruna 7 gün içinde işlenen cinayetler sarmalıyla karşı karşıya kalıyoruz.         Postmodern roman tarzının güzel bir örneği olan romanda her daim kaos hakim. İşlenen cinay

Dilruba Evleri Mazluma Yuva Oluyor

  “Ölüm Seni Bulana Dek İyiliğe Devam Et” sloganıyla insani yardım alanında hizmetler veren Hatice Dilruba, kurduğu Dilruba Evleri Yardımlaşma Derneği ile pek çok insana umut oluyor. Hizmetlerine Bursa’da kendi evinde yaşlı bakarak başlayan Hatice Dilruba kurduğu dernek ile kompleks bir yapı olan yaşlı bakım evi ve uyuşturucu madde bağımlıları için ekolojik bir köy olan “İnsanlık Köyü” nü kurmuş. Yalnızca yapılan bağış ve yardımlarla varlığını devam ettiren Dilruba Evleri Yardımlaşma Derneği, son olarak Suriyeli mültecilere barınma imkânı sağlayan Akçakale’de bir konuk evi inşa etmiş. Kimsesiz yaşlılara, uyuşturucu madde bağımlılarına, kadınlara, engellilere, yetimlere adeta bir yuva olan dernekte Hatice Hanım bu kurumlarda yaşayanların her biriyle tek tek ilgilenerek ihtiyaçlarını karşılıyor. Burada sosyolog ve psikologların önderliğinde terapi olan insanları tekrar hayata kazandırmayı hedefleyen Dilruba, İnsanlık Köyü’nde kadınlar için bir kooperatif kurarak el emekleriyle geçimleri

27 Mayıs 1960 Darbesi’nde Basın

                                                                                                                                                        Esmanur Tuna [1] Özet: Bu çalışmanın amacı 27 Mayıs 1960 Darbesi’nde basının rolü ve etkilerini araştırmaktır. Bu konuda ki araştırmalar basının darbeye etkisi alanında zayıf kalmıştır. Bu bağlamda 27 Mayıs darbe sürecinde basının oynadığı etkin rol ve cunta ile yakın ilişkisi mercek altına alınmıştır. Makalenin ilk bölümünde genel olarak basının durumu tartışıldıktan sonra ikinci bölümde darbe sürecinde gazetelerin oynadığı rol incelenecektir. Gazeteler darbeyi şenlik havası içinde karşılarken cuntacı askerlerden bazı özgürleşme sözleri almışlardır. Bu çalışma her koşulda tarafsız kalması gereken basının darbe gibi istisnai durumlarda isteyerek veya istemeyerek taraf olduğunu göstermek ve bu alanda yapılan tartışmalara kaynak olmayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: 27 Mayıs 1960 Darbesi, basın, medya, özgürlük, sansür, gazete,