Ana içeriğe atla

Dilruba Evleri Mazluma Yuva Oluyor

 “Ölüm Seni Bulana Dek İyiliğe Devam Et” sloganıyla insani yardım alanında hizmetler veren Hatice Dilruba, kurduğu Dilruba Evleri Yardımlaşma Derneği ile pek çok insana umut oluyor. Hizmetlerine Bursa’da kendi evinde yaşlı bakarak başlayan Hatice Dilruba kurduğu dernek ile kompleks bir yapı olan yaşlı bakım evi ve uyuşturucu madde bağımlıları için ekolojik bir köy olan “İnsanlık Köyü” nü kurmuş. Yalnızca yapılan bağış ve yardımlarla varlığını devam ettiren Dilruba Evleri Yardımlaşma Derneği, son olarak Suriyeli mültecilere barınma imkânı sağlayan Akçakale’de bir konuk evi inşa etmiş. Kimsesiz yaşlılara, uyuşturucu madde bağımlılarına, kadınlara, engellilere, yetimlere adeta bir yuva olan dernekte Hatice Hanım bu kurumlarda yaşayanların her biriyle tek tek ilgilenerek ihtiyaçlarını karşılıyor. Burada sosyolog ve psikologların önderliğinde terapi olan insanları tekrar hayata kazandırmayı hedefleyen Dilruba, İnsanlık Köyü’nde kadınlar için bir kooperatif kurarak el emekleriyle geçimlerini sağlamalarını hedefliyor. 



“9 Yaşında İyi Bir İnsan Olmaya Karar Verdim”

Henüz 9 yaşında büyüyünce ne olacaksın sorularına ‘iyi bir insan olacağım’ cevabını veren bir çocukmuş Hatice Dilruba. Bazı imkânsızlıklar nedeniyle ilkokuldan sonra eğitim hayatına devam edemediğini aktaran Hatice Hanım, okumayı her daim sürdürdüğünü özellikle insanı ve kâinatı okumanın kendisine bambaşka kapılar açtığını belirtiyor. Bu yola “inanarak” çıkılması gerektiğini vurguluyor: “Dünyada iki şeyin ucu açık bırakılmıştır: İyilik ve kötülük. Bunlarda sınır yoktur, sınırsız iyilik ve sınırsız kötülük. İyilerden olmaya niyet edeceksin. Daha sonra bu hal sizde alışkanlık haline gelecek. Alışkanlıklar hayatımızı kolaylaştırır ve bir süre sonra haz vermeye başlar. Çünkü bir iş haz vermediğinde yapmaya devam edemezsin. Bizi tetikleyen ve devam etmemizi sağlayan şey hazlardır. Paylaşmak ve yardımlaşmak da bize haz verir. Ben bu işi yaparken haz alıyorum. Elbette meslekler edineceğiz ama onların yanı sıra iyi insanlar olmalıyız.”

İnsanlık Köyü’nün inşaatında Hatice Dilruba.

 

“Dert Dinlemeyi Öğrenmeliyiz”

Hatice Hanım, iyilik ve yardımlaşma alanlarında bireysel olarak veya kurumlar aracılığıyla hizmet etmek isteyenlerin mutlaka okuması gerektiğini vurguluyor. Fakat neyin okunacağının önemine dikkat çeken Dilruba: “Kâinatı, bir çocuğu, bir kadını okuyun.” tavsiyelerinde bulunuyor. Hatice Hanım’ın bu yola çıkacaklara ikinci tavsiyesi ise herkesin çevresinde derdi olan insanlar vardır, ilk olarak bu insanları dinleyerek başlanabileceğini aktarıyor. Kendisinin bu yöntemle başladığını açıklayan Dilruba ikinci adımın ‘ben bu kişi için ne yapabilirim?’ sorusunu sormak olduğunu söylüyor. Sorunu çözene kadar vazgeçmeden, doğruyu bulana kadar çabalamak gerektiğini vurguluyor. Dert dinledikten sonra çözümlerin kendiliğinden karşına çıktığını yaşadığı şu örnekle dile getiriyor: “ Biz Şükran ablayı bulduğumuzda her yeri yara bere içindeydi. Bir gün öncesinde de bize vefat eden bir teyzenin kıyafetleri ve hiç kullanılmamış yara ilaçları gelmişti. Ertesi gün Şükran ablayı bulduk, derisiyle kıyafetleri iç içe geçmişti. Şükran abla o kremlerle iyileşti. Ben daha önce hiç böyle bir yara tedavi etmemiştim. Orada korkup Şükran ablayı almasaydık, böyle bir tecrübemizde olmayacaktı.  Risk almış olduk, adı yok sanı yok konuşamıyor, hapse mi düşeriz diye düşünmedik. Nezarette kaldığımız da oldu..



“Soğukta Kalanları Bulmak İçin Kış Geceleri Sokakları Dolaşırım”

Soğuk kış gecelerinde 24.00’ten sonra caddeleri dolaşan Hatice Hanım yolda kalmış, muhtaç var mı diye araştırmalar yaptığını açıklıyor. Başından geçen bir olayı şu sözlerle aktarıyor: “Soğuk bir gece yine Bursa’da Heykel’den Çekirge’ye kadar iki defa çıktık, kimseleri göremedik. Eşim hadi dönelim kimse yok dedi, ben bir tur daha atalım dedim. Üçüncü turu atarken iki tane kız çocuğu karşımıza çıktı. Karda kışta çatıların altından yürüyorlar. Suriyeli çocuklarmış, biraz konuştuktan sonra hastanede olan annelerini ziyaretten döndüklerini öğrendik daha sonra çocuklarımızı eve bıraktık. Onlarla tanışmış olduk, babaları karton topluyormuş. Sonrasında da bu aileye gittik geldik, erzak yardımlarımız oldu.”



“İyi Ekip Kurmak Gerekiyor”

İyi ekip kurmanın önemine değinen Dilruba, ekipte herkesin istidadı olan işi yapması gerektiğini vurguluyor. Bazen hasta bakıcı olarak aldığı bir çalışanı daha sonra mutfak ekibine dâhil ettiğini açıklayan Hatice Hanım, ekibini yeteneklerine göre kanalize ettiğini anlatıyor.

“İnsani Yardımda Önemli Olan İhtiyacı Saptamak”

Pandemi sürecinin çok zor geçtiğini bizzat yardım amacıyla gittiği evlerde gören Hatice Hanım açlık ve soğuk nedeniyle insanların çok ağır şartlarda yaşadığını aktarıyor. Askeri ücretle bir evin geçinmesi mümkün olmadığını belirten Dilruba sokağa çıkınca, aç insanlarla beraber olunca durumun vahametinin anlaşılacağını belirtiyor. Sahaya inmenin önemini şu sözlerle aktarıyor: “Suriye’ye gittim tüm dernek ve vakıflar ekmek dağıtıyor israf oluyor, su şişeleri yerlerde. Ben üç gün hiçbir şey dağıtmadım, orada yaşayan insanlarla oturdum, yedim içtim. Daha sonra bir ay içinde çadır kent kurdum, üç ay içinde yetimhane, hamam ve dikiş mağazası kurdum. Önemli olan ihtiyacı görmek, oraya yüzlerce çizme geliyor. İnsanların çizme giyme alışkanlığı yok, çizmeler çöpte. İhtiyacı görmek için sahaya inmek gerekiyor.”



Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde kurulan konukevinde kadınlar ve yetimler yaşamlarını sürdürüyor.

 

“Hiçbir Tanrı ve Din Kötülüğü Emretmez”

İnsani yardım alanında ilerlemek isteyenlere ilk olarak kendilerini tanımalarını öğütleyen Dilruba bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle aktarıyor: “Kişisel gelişim kitapları okuyun. Kendi kabuğunuzdan çıkın, hep aynı çevrede bulunmayın farklı insanlarla tanışın. Osho’nun eserlerini okuyabilirsiniz. Benim her çevreden ve dinden arkadaşım var. Onlar bana karışmazlar ben de onlara. Ben onlara ‘benim sizin tanrılarınızla aram iyi diyorum’, çünkü hiçbir tanrı kötülüğü emretmez, her dinin temelinde iyilik vardır. Burada yapılan işlere kimse itiraz edemez. Çünkü burada; kimsesiz ve yardıma muhtaç hastalara bakılıyor, uyuşturucu madde bağımlıları tedavi ediliyor, kimsesiz kadınlara yuva oluyoruz. Tabularınızı yıkın, tek bir yol yoktur hayatta. Bu yolda karşınıza çıkanlar olacak. Bulmak için olmak gerekiyor. Bilmek için bulmak gerekiyor. Bulmak için bilmek gerekiyor. Bunların hepsi iç içe. Herkes bir hayat yaşar, doğar ve ölür. Ölen beden ama doğan hangisi, buna bakmak lazım. Biz hep cesedimize ve eşyaya hizmet ediyoruz. İnsan eşya ötesindedir, eşyanın ötesindeki kendimizi bulmamız gerekiyor.”

Bu yoğun programında bize vakit ayıran Hatice Dilruba’ya teşekkür ediyoruz.

Dilruba Evleri Yardımlaşma Derneği;

Youtube; https://youtu.be/hghhObP3qew

Resmi Site; https://www.dilrubaevleri.org/

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Gülün Adı' Roman İncelemesi

                                                                                                                                                                        Umberto Eco tarafından 1980’de kaleme alınan Gülün Adı, XIV. yüzyılda İtalya’da bir manastırda geçiyor. Ortaçağ skolastik düşüncesini gözler önüne seren roman, göstergebilimden faydalanılarak yazılmış. Manastırda bulunan Hristiyanlık tarihinin en büyük kütüphanesine herkesin girememesi, girenlerin de istediği kitabı okuyamaması bilime ve fikirlere ambargo uygulandığını açık bir şekilde ...

'Cenneti Arayan Adam' Kitap Değerlendirmesi

Mahya Yayınları İngiltere’de entelektüeller arasında sayılan ve ülkemizde de tanınan Ziyaüddin Serdar’ın Cenneti Arayan Adam – Septik Bir Müslümanın Yolculuğu (4. Bs. Temmuz 2019) adlı kitabı yayınladı. Ziyaüddin Serdar 1951, Pakistan doğumlu. Çocukken İngiltere’ye göç eden yazar burada büyüdü. Londra City Üniversitesi’nde fizik ve iletişim bilimleri okudu. Kırktan fazla eser yayımlayan yazarın pek çok dergide yazıları yayımlandı. Radyo ve TV programları yapan yazar 2006 yılında BBC için İslam İçin Savaş isimli belgeseli hazırladı. Çıkardığı İnquiry dergisinin Türkiye dahil pek çok ülkede temsilcisi vardır. Cenneti Arayan Adam; on dört farklı başlık ve bir sonuç bölümünden oluşan bir kitap. Yazar her bölümde spesifik olarak bir konuyu, geçmiş ve bugünüyle etraflıca anlatmaya çalışmıştır. Gençlik yıllarından itibaren her türlü dini gruba girmiş çıkmış olan yazar, İslam dünyasının içinde bulunduğu sorunlara çözüm yolları bulmak amacıyla kimi zaman bireysel kimi zaman arkadaş grupları...

Amerika’da Afrikalılar

Kitap: Malcolm X Film: 12 Yıllık Esaret Semineri Sunan: Hüsna Hamiyet Altın Değerlendiren: Esmanur Tuna         TÜRGEV Akademi Yaz Seminerleri kapsamında gerçekleşen programlardan ilki olan ‘Amerika’da Afrikalılar’ konulu seminer Göttingen Üniversitesi’nden Hüsna Hamiyet Altın tarafından gerçekleştirildi. Seminer kapsamında Alex Haley’in Malcolm X kitabı ve 12 Yıllık Esaret filmi değerlendirildi.         Alex Haley tarafından kaleme alınan Malcolm X, Amerikalı siyah devrimci hareketin ilk akla gelen isimlerinden Malcolm X'in hayatını anlatıyor. Babasının öldürülmesi sonucu zor geçen bir çocukluk ve sorunlu bir gençlik dönemi sonunda cezaevine giren Malcolm, burada İslam Ümmeti ve Elijah Muhammed ile tanışarak İslam’ı seçti. Fakat hacca gittikten sonra İslam Ümmeti’nin beyaz adamı şeytan gibi gören yanlış düşüncelerin farkına varan Malcolm, onlardan ayrılarak Afro-Amerikan Birliği Örgütü'nü kurdu. Malcolm...